Yaşam paylaştıkça güzelleşir !

28 Mart 2011 Pazartesi

2011 YGS SINAV SORULARI


EN YAKIN ZAMANDA SİTEMİZDE YAYINLANACAKTIR !

2011 ÜNİVERSİTE SINAVI


HERKESE BAŞARILAR !

26 Mart 2011 Cumartesi

NASIL DAHA ZEKİ BİR BEBEK YETİŞTİREBİLİRİZ ?


İnsan hayatının ilk yılları beyin gelişimi için çok önemlidir. Bu dönemde bebeğinizi desteklemek, zeki bir bebek yetiştirmek anne baba olarak sizin elinizdedir. Bunun için ihtiyacınız olan biraz sabır, bebeğinize ayıracağınız biraz zamandır. Bebeğin gelişimi için en gerekli şey insanlarla iletişime girmektir. Gelişimini desteklemek için yapabileceklerinize örnekler şunlardır:

• Bebekle konuşun, ona bir şeyler anlatın.

• Yenidoğan bebeğinizle göz teması kurun, gözlerinin açık olduğu o değerli anları kaçırmayın.


• Bebeğinizi emzirin. Anne sütünün yararları yanında, beslenme seansları bebekle göz göze gelme, konuşma, şarkı söyleme fırsatı yaratacaktır.

• Bazı mimikler yapın, yüzünüzü komik şekillere sokun. 1-2 günlük yenidoğan bebekler bile yüz hareketlerini taklit edebilirler.

• Aynada kendisini görmesini sağlayın.

• Onu gıdıklayın, gülmesini sağlayın.

• Birlikte yürüyüşlere çıkın. Etrafta gördüklerinizi, duyduklarınızı ona anlatın. Onu markete, alışverişe, parka götürün.


• Bir şey yapmadan önce, ona ne yapacağınızı söyleyin (Şimdi ışığı kapatıyorum…gibi) Böylece, neden-sonuç ilişkisi kurmaya başlayacaktır.

• Ona şarkılar söyleyin. Bu, sizin uydurduğunuz bir şarkı da olabilir.

• Ona müzik dinletin. Bazı çalışmalarda, müzik ritmlerini öğrenmenin ileride matematik öğrenmeyi kolaylaştırıldığı gösterilmiş.

• Ona kitap okuyun, resimleri gösterin, her şeyin adını söyleyin.

• Değişik dokulu kumaşları, giysileri ellemesini sağlayın, onları cildine değdirin.

• Yiyecekleri ellemesine, kendini beslemeye çalışmasına izin verin.

• Hareketlenip emeklemeye başladığında, yerde yastıklar, oyuncaklarla engelli bir parkur oluşturun.


• Televizyonu kapatın.

• Banyo sırasında, plastik kaplara su doldurup boşaltmasına, suyla oynamasına izin verin.

• Ona masal anlatın.


Dr. Nilüfer Toprakçı

ÇOCUKLARIN ÇİZDİĞİ RESİMLERDEKİ RENK VE ÇİZGİLERİ ANLAMI


Çocukların yaptıkları resimler, onların iç dünyalarında olup-biteni haber verebiliyor. Pedagog Ali Çankırılı, çocukların çizdiği ev, ağaç, aile resimlerinin uzmanlarca farklı okunabileceğini söylüyor. Çankırılı, ayrıca çocukların kullandığı renklere de dikkat çekiyor. Çankırılı, bir evin çizimi, sarı, kahverengi, yeşil, mor rengin kullanımının ne anlama geldiğini anlattı.

Çocuklar, okuma-yazma öğreninceye kadar dil becerileri yeterince gelişmediği için duygularını, sıkıntılarını, korkularını sözlü ifade edemez. Ancak yaptıkları resimler çocuğun iç dünyası, düşünüş biçimi ve yakın çevresiyle olan sorunları hakkında ipuçları veriyor. Kullandığı kâğıdın büyüklüğü, figürleri kâğıda yerleştiriş şekli, renk seçimi onun ruh halini yansıtıyor. Pedagog Ali Çankırılı, çocuk elinden çıkmış en basit bir çizginin dahi bir anlamı olduğunu belirtiyor. Çankırılı'ya göre çocuğun yaptığı ev, aile ve ağaç çizimlerine özellikle dikkat edilmeli. Böylece çocukların iç dünyaları anlaşılabilir.

Çocuklar 2 yaşından itibaren ellerine kalem geçtiğinde karalama yapmaya başlar. Kalem tutuşları acemicedir. Büyükler tarafından herhangi bir şeye benzetilmese de bu çizimler, çocuğun anlatmakta zorlandığı sıkıntıları, sevinçleri, kişilerarası ilişkileri, beklenti ve umutlarına işaret eder. Çocuğun yaz günü çizdiği ev resminde tüten bir bacanın olmasının bir mana ifade ettiğini dile getiren Çankırılı, "Tüten bir baca evde hayat olduğunu, yemek piştiğini, aile üyeleri arasında sevgi odaklı sıcak bir ilişki olduğunu göstermektedir.

Yer çizgisi üzerine çizilmeyen ve yolu olmayan bir ev, ailenin dış dünyaya, insanlar arası ilişkilere ve dostluklara kapalı olduğuna işarettir. Ayrıca evde sık eleştirilen, azar işiten, hakaret gören bir çocuk insan yüzü çizerken kulakları atlayabilir. Kulakları çizmeyen bir çocuk eleştirileri duymak istemediğini, kulakları büyük çizen bir çocukta dinlemekten hoşlandığını gösterir." diyor.

Çocuğun psikolojisini anlamada renklerin de önemli bir faktör olduğunu söyleyen Çankırılı, çocukların kullandıkları renklerin ancak 4 yaşından sonra anlamlar taşıyacağını belirtiyor. Çankırılı, "3-4 yaşlarındaki bir çocuğun kullandığı renklerin gerçekle bir bağlantısı yoktur. Hoşuna giden renkleri coşkuyla kullanır. Sevdiği birinin resmini yapmak istediğinde en çok sevdiği rengi seçecektir. Renkleri tanıma ve renk seçme 4 yaşından sonra ortaya çıkar ve bu yaştan sonra renk kullanımını psikolojik olarak değerlendirebiliriz. Örneğin mutlu resimlerde genelde sarı renk, üzüntülü resimlerde genelde kahverengi renk daha ağırlıktadır." şeklinde konuşuyor.

Çankırılı'ya göre yeşili çok kullanan çocuk kendisine güveni olan, uyumlu ve mutlu bir çocuktur. Yaşıtlarına göre daha olgundur. Mavi rengi kullananlar, duygularını daha iyi kontrol eder. Ailesi tarafından sevilen ve değer verilen çocuklar ise sarı rengi tercih eder. Anne babanın desteğine ve güvenine ihtiyaç duyan çocuklar da çizimlerinde mor rengi kullanır. Çizimlerinde kahverengi kullanan çocukların korunmaya ihtiyaç duydukları, sevgi, ilgi ve özlemi çektikleri söylenebilir. Siyah renk ise karamsarlığı ifade etmektedir. Kırmızı hem güveni ve hayatı, hem tehlikeyi ve ölümü simgeler. Bu, çocuğun bilinçaltından kırmızıyı hangi niyetle kullandığına bağlıdır.

Figürleri kâğıda yerleştiriş şekli, çocuğun duygularını ele veriyor

Çocuk çizimlerinin yorumunda kâğıdın bölümleri de önemlidir. Sayfanın üst kısmı; aydınlığı, iyimserliği ve hayalciliği ifade eder. Alt kısım; hafızayı temsil eder. Figürleri sol tarafa yerleştirmek ben merkezci bir kişiliği, sağ ise çevre merkezli bir kişiliği gösterir. Orta; bugünü sembolize eder. Çocuğun içinde olduğu ruh halini yansıtır. Sayfanın aşağısına çizilen küçük figürler yetersizlik, güvensizlik ve depresyonun dışa vurumudur. Figürün orta hata uzakta ve sol tarafa yerleştirilmesi duygusal doyum arayan atılgan çocuklarda görülür.



Çocukların çizdiği iki farklı ev bize ne anlatıyor?
Ev kâğıdın alt ucundan yukarıya, köşeli bir açıyla çizilmiş. Anneye bağımlılığı azalmış, anne-babanın yardımı olmadan kendi işlerini görebiliyor. Duvarlar pembeye, kapı kırmızıya boyanmış. Sıcak renklerin seçilmiş olması çocuğun uyumlu, sevecen ve hayata pozitif baktığını gösteriyor.

Kapı büyük çizilmiş, ancak kolu ve tokmağı yok. Çocuk arkadaş edinmede seçici davranıyor. Evin iki büyük dikdörtgen penceresi ve bunların üzerinde bir de yuvarlak penceresi var, ancak pencereler demirli. Ev, izinsiz girişlere karşı korumalı. Aile pencereden dışarısını gözleyebilir, dışarıdan da evin içi gözlenebilir.

Çatı ince ve kırık çizgilerle, eğimli ve üçgen biçiminde çizilmiş. Anne, baba ve çocuk arası ilişkiler düzensiz ve belirsiz. Çatının üzeri kiremitle örtülmüş, ev kar ve yağmura karşı korunmuş. Bacadan çıkan duman yoğun ve yukarıya doğru çıkıyor, kâğıdın üst ucundan taşmış. Evde sıcak ve yoğun bir duygusal iletişim var.

Evin dış duvarları ince ve esnek çizgilerle çevrili. Aile dış dünyaya açık, insanlara karşı iyimser ve geçimli, arkadaş edinmede bir sıkıntıları yok. Kısaca bu evi çizen çocuk; kendinden emin, çalışkan, aktif ve dışa dönük. Duygularını açıkça ifade edebiliyor.

Evde kendisini güvende ve korunmuş hissediyor. Anne, baba ve çocuk arasındaki iletişim sağlıklı ve uyumlu.

Ev kâğıdın en alt ucundan başlanarak çizilmiş. Anneye bağımlılık devam ediyor. Baba evi çok önemli. Boyanmamış, sade ve özentisiz.

Çocuğun içinde bir boşluk ve dış dünyaya karşı ilgisizlik var. Kapıda pencere ve kilit var. kapının altına eşik çizilmiş, çocuk arkadaş edinmek ve onlarla dostluk kurmak istiyor ama buna cesareti yok, özgüveni zayıf.

Ev penceresiz, aile kendi içine kapanmış, dış dünyayla iletişimi yok. Çatı kalın çizgilerle eğimli ve üçgen biçiminde çizilmiş. Anne, baba ve çocuk ilişkisi değişmez kurallara bağlı. Çatının üzeri kapatılmamış; ev kar ve yağmura karşı korumasız. Siyah yuvarlak pencere çocuğun ruhen sıkıldığını ve yalnızlık çektiğini gösteriyor. Bacadan çıkan duman aşağıya doğru kıvrılmış.

Evin içinde zayıf da olsa bir sıcaklık, bir duygusal iletişim var. Evin duvarları kalın çizgilerle çevrili. Aile dış dünyaya kapalı, insanlara güvenmiyor, bu yüzden fazla arkadaşı yok. Sonuç olarak; bu evi çizen çocuk utangaç, ağzı sıkı, sessiz, içine kapalı, alçak sesle konuşuyor, bazen gizlice ağlıyor. Duygularını belli etmiyor. Diğer çocuklarla iletişim kurmada ve arkadaş edinmede zorlanıyor. Ailede baskı görüyor ve sık eleştiriliyor. Ailenin bu konuda incelenmesi gerekir

Ali Çankırılı'ya göre çizilen insan figürlerinin anlamları
Kafa: Resimde kafanın normalden büyük çizilmesi duygusal ve sosyal iletişimde yetersizlik belirtisi olmakla beraber kendini zekâca yaşıtlarından geri gören ve anne-baba tarafından okul başarısı düşük bulunan çocuklarda görülebilir. Normalden küçük çizilen kafa arkadaş edinmede ve insanlarla ilişki kurmada zorluk çeken, içe kapanmaya eğimli çocuklarda görülür.

Saçlar: Çocuğun resminde bastırarak boyadığı saçlar çocuğun fiziksel olarak daha güçlü olma arzusunu göstermektedir. Ebeveynin saçının bastırılarak boyanması otorite kurma, aile içinde söz sahibi olma isteği konusunda ipuçları verir.

Ağız: Kalın çizgilerle belirtilmiş, dişlerin göründüğü açık bir ağızsa insanlarla konuşma isteğini; kapalı, dar, çizgi şeklindeki ağız ise insanlarla ilişki kurmaktan çekindiğini gösterir. Kızgınlığını kötü ve küfürlü sözlerle ifade etmekte olan çocukların ağzı fazla açık çizdiği görülür.

Gözler: Göz yuvarlağının içine gözbebeği çizen bir çocuk, özünün, kişiliğinin farkına varmış demektir. Çünkü gözbebeği olmadan, göz yuvarlığı boş ve anlamsız bir şeydir. Okula başlama yaşına gelmiş bir çocuk insan resmi çizerken göz yuvarlağının içine gözbebeği koymazsa, bu çocuğun kişiliğinin farkında olmadığı, zihinsel ve duygusal yönden geri kaldığı, iç dünyasının boş olduğu söylenebilir.

Burun: Burnu, olduğundan büyük çizen çocuklarda ben algısı gerçek benin üzerindedir. Burnu çok küçük çizenlerde benlik algısı gerçek benin altında, özgüvenleri zayıf çocuklardır.

Kollar: İki yana açılan kollar insanlarla yakın ilişki kuran, sevecen çocukların çizimlerinde görülür. Bazen insanlarla yakın ilişki kurma isteğinin bir göstergesidir. Gövdeye bitişik çizilen kollar insanlarla ilişki kurmada zorluk çeken çocukların çizimlerinde görülür. Kolların hiç çizilmemesi çevreyle kopuk ilişkilerin varlığına işarettir. Kolsuz olarak çizilen ebeveynin çocuk tarafından 'yeterince ilgi göstermediği' şeklinde algılanabilir.

Eller: Ellerin olduğundan büyük çizilmesi dış dünyadan saldırganlık gördüğü ve dış dünyaya saldırgan davrandığı anlamına gelir. Ellerin çizilmemesi, olduğundan küçük çizilmesi, arkaya gizlenmesi veya cebe konması özgüven eksikliğini, utangaçlığı, insanlarla iletişim kurmada yetersizliği gösterir. Yumruk şeklindeki eller saldırganlığın bir işaretidir.

Bacaklar: Bacakların çizilmemesi kişinin var olmak için başkalarının desteğine ihtiyacı olduğuna işaret eder. Bacakların sağlam ve dengeli çizilmesi özgünlüğü gösterir.

19 Mart 2011 Cumartesi

BEYNİN HER İKİ YARISINI DA KULLANIN


Beynin farklı fonksiyonlara sahip iki lobu olduğu keşfedilen günümüzde, eğitim sisteminin hala sadece beynin mantık, matematik, analiz, konuşma, yazma, listeleme gibi fonksiyonları olan sol lobunu kullanmaya devam etmektedir. Oysa gelişen bilim ışığında, mantıl ağırlıklı sol lobla beraber, hayal gücü, renk, şekil, ritim, bütünü görme gibi fonksiyonları olan sezgisel, üretlen sağ lob da kullanılsa insanların üretkenlik potansiyellerinin kat kat artacağı bir durum ortaya çıkar.

Öğrencilerin bilgilerini geçici bir ezber olarak kalmayıp kalıcı hafızada dosyalamaları ve ömür boyu kullanabilmesi, her iki beynin de öğrenme işine aktik olarak katılmasıyla mümkündür.

ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME


Öğrenme hayat boyu devam eden zihinsel bir faaliyettir. Nörologların tespitlerine göre, insanlığın %90' ı beyin kapasitelerinin ancak %1' ini kullanmaktadır. Atıl durumdaki %99' luk kapasitenin kullanılmayışının nedeni olarak, beynin kapasitesinin ve fonksiyonlarının tam olarak bilinmeyişini ve öğrenmenin insan beyninde nasıl gerşekleştiğini bilmeden bilgi öğrenmeye çalıştığımızı ve farkında olmadan öğrenmemeyi beynimize öğrettiğimizi belirtmektedirler.

o halde yapmamız gereken şey, beynimizin yapısı, fonksiyonları ve çalışma sistemini tanıdıktan sonra, zihinsel bir süreç olan öğrenmenin beynimizde nasıl gerçekleştiğini öğrenmek.

BEYİNBeynimiz iki yarımküre, birkaç tabaka ve bazı bölümlerden oluşur. iki yumruğunuzu birleştirin, kafatasınızın içinde tehlikelerden uzak bir biçimde bulunan beyniniz yaklaşık olarak bu büyüklüktedir. Pek çok beyin yaklaşık 1369 gr ağırlığında olup, 100 milyardan fazla hücre ce 10 ila 14 milyar sinir hücresini bünyesinde bulundurmaktadır.

BEYNİN POTANSİYELİVücudumuzda hemen hemen bütün etkinlikler beyin tarafından kontrol edilir. Beyin günün 24 saatinde hiç durmadan ve hiç yorulmadan çalışır.

Yukarıda da bahsettiğim gibi bizler beynimizin sadece %1' lik kısmını kullanmaktayız. Zihinsel yeteneğimizle ilgili sorunlar beynin kapasitesinin eksikliğinden değil, onu nasıl kullanacağımızı bilemeyişimizden kaynaklanıyor. Ancak kullanılmayan bu kapasite hafıza ve düşünmem eğitimi ile artırılabiliyor.

ALT BEYİNAlt beyin daha çok otomatik fonksiyonlarmızı denetler; kalbimizin atması, kan basıncı, hareketlerin denetlenmesi(beyincik), beynimizle vücudumuzun diğer bölümleri arasındaki iletişimi sağlaması(omurilik), vücut sıcaklığının, acıkma ve susama duyumlarının denetlenmesi, uykuyu ve cinsel gelişimin düzenlenmesi(hipotalamus), duyu organlarından gelen bildirimleri alması ve her birini beynin ilgili bölümlerine göndermesi(talamus)icra eder.

ÜST BEYİNBeynin üst tarafı yani üst beyin; beynin yarım küreleri adı verilen iki bölümden oluşur.

BEYNİN SOL LOBU (KISMI)
Vücusun sağ yanını kumanda eder.
* Matematik
* Dil (konuşma9
* Mantık
* Yazma
* İrdelemek
* Sağ duyu
Dilbilimciler, matematikçiler ve analitikçiler için beynin en önemli kısmıdır.

BEYNİN SAĞ LOBU (KISMI)Vücudun sol yanını kumanda eder.
* Hayal gücü- Göz önünde canlandırır
* Renk - Resimlerle düşünür
* Ahenk - Ayrıntılarla değil bütünle ilgilenir.
* Müzik - Müzik yapma yeteneği
* Hayal kurmak - Öz sezi icat yeteneği ve duyguların merkezidir.
Geçmiş olayları ve yüzleri hatırlar. Bedensel faaliyetleri idare eder.
Ressam, modacı, artist, müzisyen ve satış elemankarı için beynin en önemli kısmıdır.

örnek verecek olursak; bir telefon konuşmasını sol kulağınızla dinlemek duygulara ses tonuna veya telefondaki hışırtı ve seslere yoğunlaşmamızı sağlar. Bunun tersine sağ kulağımızla dinlediğimiz konuşlamaları, daha çok mantıksal ve sebep sonuç ilişkisi açısından değerlendirirsiniz ve karşı tarafın ne istediğini ve anlattığı üzerine yoğunlaşarak dinlersiniz.

9 Mart 2011 Çarşamba

HANGİ SAATTE NE İÇİLİR ?

Özellikle bazen çok susuyoruz. Susadıkça içiyor, içtikçe susuyoruz. Peki, neden su içmemize rağmen susuyoruz?




Hiç merak ettiniz mi? Organizma, su rezervleri azalmaya başlayınca beyne sinyal veriyor ve biz susuyoruz. Diyetisyen Canan Aksoy`a göre, içmenin de bir zamanı var. Sağlıklı beslenmede nasıl ki öğünler belli saatlerde yeniyorsa sıvı alımının da doğru saatleri var.

SAAT 08.00 / Uyanınca 1 bardak ılık su için

Neden?

Organizma gece boyunca toksin ve artık maddeler üretiyor. Uyuma sırasında sıvı kaybı devam ederken, sıvı alımımız duruyor. Bu maddelerin vücuttan atılımını kolaylaştırmak ve vücudun ısı mekanizmasını gün boyunca dengelemek için sabahın erken saatlerinde sıvı almak çok yararlı.

Sabah uyandığınız zaman tıpkı yüzünüzü yıkamak gibi vücudunuzu da yıkamanız lazım. Bu yüzden uyanır uyanmaz bir bardak su veya bitki çayı içmek bu saatler için en uygunu.


Ne içmelisiniz?

Oda ısısında bekletilmiş 1 bardak su içmek böbrek ve bağırsakların işlevini artırarak vücudu toksin ve artıklardan temizliyor. Cilde pürüzsüz bir görünüm kazandırıyor. Dilerseniz su yerine idrar söktürücü veya toksin atıcı özellikler içeren bitkisel çaylar da içebilirsiniz.


Öneri:

İçtiğiniz ılık suya birkaç damla limon suyu veya greyfurt suyu damlatıp karıştırabilirsiniz. Bitkisel çay hazırlamak için; 2 çay kaşığı ince doğranmış maydanozu 1 çay fincanı kaynar suda 15 dakika bekletip süzün. Çayı ılık için. Bir diğer alternatif yeşil çay olabilir.

Kahvaltıda 1 fincan kahve veya bir fincan siyah çay için

Neden?

Günün ilk öğününde yani kahvaltıda sizi uyandıracak, uyaracak bir içecektir çay veya kahve. İçerdiği kafein sayesinde gün ortasına kadar sizi formda tutar, zihni uyarır ve konsantrasyonu artırır.


Ne içmelisiniz?

Kahve ve çay sinir sistemini uyaran maddeler içeriyor. Bu maddeler ani enerji verip, zihni açıyor ve konsantrasyonu artırıyor ve ayrıca bir miktar metabolizmayı hızlandırıyor.


Öneri:

Kahve içmeyi seviyorsanız, susuzluğu gideren serinletici bir içeceğe ne dersiniz? Bunun için yoğun bir kahve hazırlayın. 1 tatlı kaşığı tozşekerle tatlandırıp soğumaya bırakın. Birkaç taze nane yaprağı, 1 diş karanfil ve birkaç parça buz ilave edin. Buzdolabında 5 dakika bekletip için. Sıra dışı bir alternatif için; kahve fincanının dibine biraz kakao serpin. Üzerine 1 tatlı kaşığı espresso kahve ilave edin. Sıcak süt döküp kahve eriyinceye kadar karıştırın. Yarım tatlı kaşığı damla çikolata ile süsleyip için.

SAAT 10.30 / Ara öğünde 1 bardak taze sebze suyu veya süt için

Neden?

Sabahları saat 10:00 ile 11:00 arasında vücudun su rezervi azalıyor. Kan şekeri düşüyor. Organizmada yorgunluk ve konsantrasyon azalması baş gösteriyor. Bu aşamada deyim yerindeyse vücudun yeniden şarj edilmesi gerekiyor. Organizmayı yeniden tazeleyerek güçlendirecek , kan şekerini düzenleyecek bir içecek bu saatle için en uygunu.


Ne içmelisiniz?

Sebze suları özellikle sıcak havalarda terle kaybedilen vitamin ve mineral tuzlarının geri alımını sağlıyor. Ayrıca sebzelerde bulunan karbonhidrat sayesinde kan şekeriniz düzenlenir, konsantrasyonunuz yükselir.Sütte bulunan karbonhidratta aynı görevi başarıyla yerine getirecektir.

Öneri:

Evdeyseniz sebze suyunu blender`den geçirip hazırlamak kolay, ancak işyerinde veya dışarıdaysanız, süt daha kolay ulaşılabilir bir tercih olacaktır. Eğer süt içmeyi sevmiyorsanız, sütün içine bir tatlı kaşığı Türk kahvesi koyarak kaynatıp, değişik bir tat deneyebilirsiniz. Aynı işlem kakaoyla da yapılabilir.Dışarıda bir görüşme veya toplantıdaysanız , Cafe Latte % 90`ı sütten oluştuğu için bir başka alternatif olabilir.


SAAT 12:00 / Öğlen yemeği saati Ayran veya maden suyu öğlen yemeği içeceği

Neden?

Çoğumuz için yemeklerde ne içeceğini belirlemek en zorudur, kafein , gaz ve şeker içeren bir sürü içeceğin yanında sağlıklı bir alternatif bulmak zordur.Enerjisi yüksek olmayan , sağlıklı bir seçenek olarak ayran veya maden suyunu tercih edebilirsiniz.Ayran kalsiyum ihtiyacınız için yardımcı olur.Maden sularında bulunan mineraller gün ortası için iyi bir takviye sağlar.


Ne içmelisiniz?

Ayran yerine kefir öğlen yemeği için başka bir kalsiyum içeren ve prebiyotik bir içecektir. Kalsiyumu öğünde almak, öğünde aldığınız bir miktar yağın sindirilmeden atılacağını sağladığı için , kilo vermeniz üstüne de katkıda bulunacaktır.Maden suyu içerdiği mineraller açısından öğlen yemeğini özellikle dışarıda yiyorsanız , beslenmenize katkı sağlayacak ve sizi yüksek enerjili bir içecek içmekten de kurtaracaktır.


Öneri:

Ayranın içine taze nane katarak , nanenin ödem söktürücü özelliğinden de faydalanabilirsiniz.Nane , maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeler , ödem çözücüdür ve ayranın içine güzel bir tat katarlar. Maden suyuna da yarım limon sıkıp içmek , hem c vitamini almanızı hem de bir tat değişikliği olmasını sağlayacaktır.


SAAT 15:00 / Yemekten sonra hazmı kolaylaştıran bir içeceği seçin.

Neden?

Öğlen yemeğini yediniz , iş temposunun ağırlığını iyice gösterdiği bu saatlerde digestive özellik içeren , uykunuzu açacak bir bitki çayı size iyi gelecektir. Yenilen yemekle beraber mide hacminiz artar, ve mide etrafındaki kan damarlarına daha yoğun bir kan akışı olduğu için , pek çok insana öğlen yemeğinden sonra uyku hissi bastırır.

Ne içmelisiniz?

1 fincan çay için. Çay, hem hazmı kolaylaştırıyor, hem de içeriğindeki tein maddesi nedeniyle genelde bu saatlerde baş gösteren uyku halini engelleyerek canlılık veriyor.


Öneri:


Siyah çayında yeşil çayında digestive etkisi vardır. Siyah çay sevmiyorsanız yeşil çayda tercih edebilirsiniz. Zencefil, tarçın, karabiber,ıhlamur karışımından yapacağınız bir çayda hem sindiriminize yardımcı olacaktır, hem de metabolizmanıza iyi gelecektir.Bir tutam ıhlamur, 2 tane karabiber,1 cay kasığı tarçın veya bir kabuk tarçın ,1 çay kaşığının ucuyla hazırlayacağınız bu çaya lezzetlenmesi için elma kabuğu koyabilirsiniz.


SAAT 19:00-20:00 /Akşam öğününde kefir


Neden?


Kefirin içinde bulunan sağlıklı bakterilerin bünyeyi birçok hastalıktan koruduğu ve hücreleri yenilediği biliniyor.


SAAT 23:00 / Süt için gece uykuda salgılanan büyüme hormonunuz sayesinde kemiklerinizi koruyun

Neden?

Gece uykusuyla beraber büyüme hormonu ortaya çıkar, büyüme hormonu tabii ki artık bizleri büyütmüyor, ancak gün içinde yıpranan vücudumuzu tamir ediyor.Kalsiyumu yüksek olan sütü gece yatmadan önce içmek çocuklarda boy uzamasını desteklerken bizde kemik yoğunluğunu korumaya yardımcı oluyor.


Ne içmelisiniz?

Sıcak veya soğuk bir bardak süt yerine kefir veya yoğurtta aynı vazifeyi görecektir.

Öneri:

Süt bazı bireylerde sevilen bir içecek değildir.Bunun içimini kolaylaştırmak için , bir bardak sütün içine ,bir parça kabuk tarçın,2-3 tane karanfil, çay kaşığının ucuyla kuru zencefil koyup ısıtırsanız , hem içimi kolaylaşacaktır, hem de daha derin bir uyku çekmenizi sağlayacaktır.

Bugün